<meta name='google-adsense-platform-account' content='ca-host-pub-1556223355139109'/> <meta name='google-adsense-platform-domain' content='blogspot.com'/> <!-- --><style type="text/css">@import url(https://www.blogger.com/static/v1/v-css/navbar/3334278262-classic.css); div.b-mobile {display:none;} </style> </head><body><script type="text/javascript"> function setAttributeOnload(object, attribute, val) { if(window.addEventListener) { window.addEventListener('load', function(){ object[attribute] = val; }, false); } else { window.attachEvent('onload', function(){ object[attribute] = val; }); } } </script> <div id="navbar-iframe-container"></div> <script type="text/javascript" src="https://apis.google.com/js/platform.js"></script> <script type="text/javascript"> gapi.load("gapi.iframes:gapi.iframes.style.bubble", function() { if (gapi.iframes && gapi.iframes.getContext) { gapi.iframes.getContext().openChild({ url: 'https://www.blogger.com/navbar.g?targetBlogID\x3d24919536\x26blogName\x3dendi%C5%9Fe\x26publishMode\x3dPUBLISH_MODE_BLOGSPOT\x26navbarType\x3dBLACK\x26layoutType\x3dCLASSIC\x26searchRoot\x3dhttps://hibon.blogspot.com/search\x26blogLocale\x3dtr_TR\x26v\x3d2\x26homepageUrl\x3dhttp://hibon.blogspot.com/\x26vt\x3d-5360594913391802653', where: document.getElementById("navbar-iframe-container"), id: "navbar-iframe" }); } }); </script>

lito

Çarşamba, Ağustos 12, 2009


ey kardeşim homo literatus! acaba en gizli saklı, en mahrem yazılarımız da dahil olmak üzere, hiçbir zaman, hiç kimselerin görmesini asla istemediğimiz bir yazı yazmış mıyızdır şu hayatta? yoksa çocukken tutulan günlükten ilkgençlik buhranlarında sevgiliye gönderilmeyen mektuplara, yazılan her şey günün birinde bizi anlayacak tek ve biricik asli okuyucumuzun ister bizim elimizle, ister tesadüfler ya da gayretler sonucu gizlice yazıya döktüklerimizi görmesi ümidiyle mi yazılmıştır herşey? bence öyledir. ya da benimkiler öyledir de çamurumu sana da bulaştırıyorumdur. Ama elini vicdanına koy da öyle cevapla literatus: asli okuyucun kendin olsan da, düşündüğün anla yazdığın an arasındaki boşluğa dahi gelemeden, çok öncesinde hiç mi sansür uygulamazsın? hiç mi cümlelerini şıklaştırmazsın? yeme beni lito... insanın en az kendi kendine kalabildiği an, yazdığı an. ya da en çok deneyip, en çok mış gibi yapıp, en sağlam çuvalladığı an. her yazının, yazılırken okuyucusunun gölgesiyle karşılaştığı bir an gelir. kurallar ille de yıkılmak için var değillerse bile, yazılmış mahremiyet delinmek için vardır. iki kişinin bildiği ve bir kişinin yazıya döktüğü sır değildir. samimiyet için daha çok çalışmamız lazım lito.

posted by hibon
21:29

0 Comments:

Yorum Gönder

<< Home