<meta name='google-adsense-platform-account' content='ca-host-pub-1556223355139109'/> <meta name='google-adsense-platform-domain' content='blogspot.com'/> <!-- --><style type="text/css">@import url(https://www.blogger.com/static/v1/v-css/navbar/3334278262-classic.css); div.b-mobile {display:none;} </style> </head><body><script type="text/javascript"> function setAttributeOnload(object, attribute, val) { if(window.addEventListener) { window.addEventListener('load', function(){ object[attribute] = val; }, false); } else { window.attachEvent('onload', function(){ object[attribute] = val; }); } } </script> <div id="navbar-iframe-container"></div> <script type="text/javascript" src="https://apis.google.com/js/platform.js"></script> <script type="text/javascript"> gapi.load("gapi.iframes:gapi.iframes.style.bubble", function() { if (gapi.iframes && gapi.iframes.getContext) { gapi.iframes.getContext().openChild({ url: 'https://www.blogger.com/navbar.g?targetBlogID\x3d24919536\x26blogName\x3dendi%C5%9Fe\x26publishMode\x3dPUBLISH_MODE_BLOGSPOT\x26navbarType\x3dBLACK\x26layoutType\x3dCLASSIC\x26searchRoot\x3dhttps://hibon.blogspot.com/search\x26blogLocale\x3dtr_TR\x26v\x3d2\x26homepageUrl\x3dhttp://hibon.blogspot.com/\x26vt\x3d-5360594913391802653', where: document.getElementById("navbar-iframe-container"), id: "navbar-iframe" }); } }); </script>

kin ve nefret

Perşembe, Eylül 20, 2007


Canim memleketimde tüm politikacilar, bürokratlar, yargi mensuplari kin ve nefret konusunda ne kadar duyarlilar son dönemde. Oysa ben esi tesettürlü Abdullah Gül cumhur baskani olursa, Kürtler mecliste temsil hakki bulursa, üniversitelerde türbanli kizlar da özgürce egitim hakkina kavusurlarsa halk arasinda uyanabilecek kin ve nefrete karsi cok vurdum duymaz hissediyorum kendimi. Essek beni.

posted by hibon
11:27

0 yorum

sticky

Çarşamba, Eylül 12, 2007


Yapış yapış aksanlı Amerikan İngilizcesi, kanallar arası dolaşırken MTV`de rast gelince çekilebilir bir şey. Fakat gerçek hayatta karşılaşınca bende Klingonca'nın uyandırabileceğinden daha fazla gerçeklik duygusu uyandırmıyor. Ne de olsa ikisi de televizyon ve kurgu dünyasına ait şeyler. Değiller mi?

posted by hibon
16:55

0 yorum

adaptasyon

Cumartesi, Eylül 08, 2007


1.5 ay sonra yeniden Weimar`dayim. Güzel manzarasi disinda son derece itici bir atmosfere sahip yurt odamda son günlerimi geciriyorum, toparlanacak ne kadar cok esyam olduguna sasirarak bir yandan. Güzel, aydinlik, 3 adet tanimadigim delikanliyla paylasacak olmamdan ötürü beni kismen endiselere, faka genel olarak büyük bir mutluluga -bunun sebeb-i hikmeti delikanlilarimiz degil elbet- sevk eden yeni evime tasinacagim önümüzdeki hafta.
Eslik ettigim teatral okumanin bir kac saat önce alattigim bu günkü gösterimi icin bir ara ziyaret yapiyorum canim Weimar`ima simdilerde. Tabi bütün yaz yata yata karpuz büyütüp hic calismadigim icin bir miktar stres yasadim öncesinde. Gelin görün ki yeterli olmamis bu sikinti; geldigimden beri kitap okuyorum. Pek calistigim söylenemez. Ama bu durum artik istisnai olmanin cok ötesine gecti (calismamak degil, okumak). Sehir degisirdigimde yaptigim ilk sey kitap okumak oluyor. Deli gibi okuyorum. Elimdeki kitabin kalitesinin pek önemi olmuyor -hele ki bugün sonlandirdigim ve kitabin genel atmosferini olusturan erotizminin bile pek kayda deger sayilmayacagi ve Weimara gelmeden yeni yazar tanima hevesiyle aldigim Fransiz yazininin diger örnekleri konusunda beni endiseye düsüren Alain Bosquet eserini göz önüne alirsak. Yatakta üstüme bir battaniye cekerek -soguk burasi evet-, okuma icin son derece kötü bir isiklandirmada bir o yana bir bu yana döne döne, kitabi gözümün icine sokarak, üzerine Philadelphia sürülmüs ekmeklerimin kirintilarini yataga dökerek, bu kirintilarin bir kismini yataktan toplayip agzima atarak araliksiz okuyorum. Disari cikmak zor geliyor. Adapte olmam lazim bu kente yeniden. Kitap okuyorak yapiyorum bunu ben. Baska türlüsü gelmiyor elimden. Sehre uyum saglamak icin kapali bir mekanda kendimi güvende hissettigim, sevdigim bir eylemi yrine getirmem gerekiyor. Istanbul`a gittigimde de aynisini yaptim. Orada tabi yükümlülükler söz konusuydu. Arkadaslara ve aile bireylerine zaman ayirma vazifesi kesintiye ugratti orada bu isi biraz. Gene de epey bir okudum orada da. Buradaysa gitar calisma vazifesini sallamama secenegimi kullandim ve elbete neticesinde calabilecegimden epeyce daha kötü, bekledigimdense biraz daha iyi caldim bugün. Simdi internet gerekcesiyle normalde Weimar`daki hayatimin önemli bir bölümünü gecirdigim cafeme, ACC`ye geldim, kahvemi iciyorum. Eve gidince hangi kitaba baslayacagima karar vermem lazim. Tam adapte olamamisim daha. Evet evet, okumam lazim biraz daha.

posted by hibon
21:53

0 yorum