<meta name='google-adsense-platform-account' content='ca-host-pub-1556223355139109'/> <meta name='google-adsense-platform-domain' content='blogspot.com'/> <!-- --><style type="text/css">@import url(https://www.blogger.com/static/v1/v-css/navbar/3334278262-classic.css); div.b-mobile {display:none;} </style> </head><body><script type="text/javascript"> function setAttributeOnload(object, attribute, val) { if(window.addEventListener) { window.addEventListener('load', function(){ object[attribute] = val; }, false); } else { window.attachEvent('onload', function(){ object[attribute] = val; }); } } </script> <div id="navbar-iframe-container"></div> <script type="text/javascript" src="https://apis.google.com/js/platform.js"></script> <script type="text/javascript"> gapi.load("gapi.iframes:gapi.iframes.style.bubble", function() { if (gapi.iframes && gapi.iframes.getContext) { gapi.iframes.getContext().openChild({ url: 'https://www.blogger.com/navbar.g?targetBlogID\x3d24919536\x26blogName\x3dendi%C5%9Fe\x26publishMode\x3dPUBLISH_MODE_BLOGSPOT\x26navbarType\x3dBLACK\x26layoutType\x3dCLASSIC\x26searchRoot\x3dhttps://hibon.blogspot.com/search\x26blogLocale\x3dtr_TR\x26v\x3d2\x26homepageUrl\x3dhttp://hibon.blogspot.com/\x26vt\x3d-5360594913391802653', where: document.getElementById("navbar-iframe-container"), id: "navbar-iframe" }); } }); </script>

direnc

Çarşamba, Eylül 20, 2006


Sanirim memleketi memleket yapan üzerinde yasayan ve onu degerli kilan insanlar -zaten bundan kaynakli olmayan, sinirlandirilmis bir toprak parcasina duyulan sevgiye inanmiyorum. Hos bugüne kadar bunu bile hissetmemistim. Simdi icinde bulundugum durumu farkettikce -ki bu nedense yabanci bir yerde uynip, evde olduguna inanmanin rahatligiyla yatakta keyif yaparken bir anda evde olmadigini farkedip, buna ragmen kacinilmaz bir sekilde yeniden uykuya dalar gibi zuhur ediyor- memleketimi özlüyorum. Ölen birini özlemek gibi.
Le Guin evreninde yolculuga cikarsaniz, geri donemezsiniz; araya yillar ve milyonlarca kilometre girer. Siz gideceginiz yere vardiginizdaysa tanidiginiz insanlar coktan ölmüs olurlar. Okudugumda elbette "yazarin soylemek istedigi sey"i anliyordum. Ve her ne kadar fantazi ve bilimkurgunun imkanlariyla büyütülmüs, derinlestirilmis, belirginlestirilmis -anlama guclugu cekenler icin insaniliskileri 101- haller ve olaylar söz konusu olsa ve ben hep bu önkabul esliginde okuduysam da, simdi goruyorum ki ben hep mesafenin büyüklügüne, araya giren yillara ve ölüme takilmisim. Fazlasiyla oldugu gibi almisim bunlari. Simdi ölüm, geride kalanlari ayni insanlar olarak bulamayacak olusumu, döndügümde doldurulamayacak bosluklari, giderek geride biraktigim kendimin, bundan sonra var olmayacak olusunu simgeliyor.
Ve asil yolculuk geriye dönüstür. Ileri; üzerine tahminler yürütebildigimiz, planlar yapabildigimiz, yön tayin edebildigimiz, her ne kadar giderek uzaklassak da arkamizda biraktigimiz bir baslangic noktamizin oldugu... Oysa geriye dönüs, beklentinin ötesinde tecrübe ettigimiz, varligini bildigimiz, bunlari bulma beklentimiz ve bulamayacak olusumuz. `Ilerinin` en uc hali `geri`.
Insanlar dönmeyi düsünüp düsünmedigimi sorduklainda hep insallah diyordum. Ursula`nin bana ogrettigi, istesem de dönemeyecegim. `Insallah`im, her ne kadar bilincli olmasa da bu önbilginin üzerine kurulu. Insallahim aslinda `keske`. Degisime direnmenin faydasi olmuyor. Ama ben bir yandan ayni kalabilmeyi isteyebilirim. Tüm sevdiklerimin, memleketimin tipki biraktigim gibi beni beklemesini hayal ederken, aksinin gerceklesecegini bilmenin korkusuyla artik uzakta oldugum gercegine direnc gosterebilir ve ve bunu kasten unutabilirim. Yapiyorum da zaten.

posted by hibon
20:06

0 Comments:

Yorum Gönder

<< Home